Konu B: Engelli çocukların sınırlandırdığı fiziksel yetenekler – normal günlük ilişkileri destekleme
İkincil engellerden sakınmak önemlidir. İkincil engel, engeller yüzünden çocuğun soyutlanması veya çocukla olan ilişkilerin azaltılması anlamına gelir. En çok bilinen ikincil engel çocuğu hareketsizleştirme, onunla konuşmama ya da ona normal olarak dokunmamaktan kaynaklanır. Örneğin: Anna kör olarak doğdu. Sonuç olarak o bütün günü yatakta ya da tekerlekli sandalyede geçiriyor ve bu şekilde hiçbir zaman hareket etmeyi öğrenemiyor. Bu onun hayatı boyunca beyin gelişiminin ciddi bir şekilde engellenmesi ve bilişsel ve sosyal gelişiminin de durdurulması anlamına gelir. Kasları zamanla güçsüzleşir. Bunun yerine: Bakıcı anne Anna’yı sık sık kucağına oturtur, onu beşikte sallar, ve çok duygusal, etkileyici ve basit bir dille onunla iletişim kurmaya çalışır. Bakıcı anne televizyonu müzik ve diğer medya araçlarını, Anna’nın duymasını geliştirmek, sesler ve yankıları öğrenmesine yardım etmek için, kapatır. Anna bebeklikten küçük bir çocuk haline geldiğinde, elinden tutup kendi kendine ayağa kalkmadan önce, onu sessiz bir odaya koyup sallaması için eline bir çubuk vererek kendi çıkardığı sesleri duymasına yardımcı olur. Ayrıca, ona etkileşimde bulunabileceği ve eğitebileceği bir köpek satın alır. Köpekle olan etkileşimi Anna’yı, büyüdüğünde görme engelli insanların besledikleri rehber köpekler ile aralarında kurdukları etkileşime hazırlar. Bir diğer örnek: Maria bir tekerlekli sandalyede büyüdü ve kolları felçliydi. Umutsuz bir vaka olduğu düşünüldü. On yaşına geldiğinde, bakıcı anne onun alnına bir bez parçası yardımıyla toplu iğne iliştirebileceğinin farkına vardı. Bu onun bilgisayar harflerine dokunmasına ve her dokunduğu harfi bilgisayarın telaffuz ettiğini duymasına yardım etti. İki yıl içerisinde okumayı ve yazmayı öğrendi ve zihinsel engelliden normal şekle dönüştü. Bir diğer örnek: Martinus garip davranışları ve alışkanlıkları olan otistik bir oğlandır. Sosyal etkileşime çok duyarlıdır ve eğer odada çok fazla çocuk varsa sık sık çığlık atmaya başlar. Buna rağmen bakıcı anne onun hesaplama ve her şeyi hissederek öğrenme yeteneklerine odaklanmaya karar verir. Eğer bir telefon numarasına ihtiyacı olursa ya da günlük masrafları hesaplıyorsa Martinus’a sorar ve cevabını alır Martinus, on yaşına geldiğinde okuldaki yerel matematik yarışmasına katılır ve kazanır. En önemli ilkelerden biri, çocukların doğal ortamda gösterebilecekleri yeteneklerini sınırlayan engelleri olduğunda ya da bakıcı anneyle etkileşime girmek istediğinde:
|