Konu girişi A: kuruma yerleştirilen grubun güven temeli eksikliği

Bugünün odak noktası neden önemlidir?
Kuruma yerleştirilen çocuklar sadece ebeveynlerinden ayrılma duygusunu deneyimlemezler. Bunun yanında sıklıkla bakıcı annelerden ayrılma ve yeni yerlere yerleştirilme durumlarını da deneyimlerler. Ayrıca, bakıcı anneler arasındaki anlaşmazlıklar, tutuklanma gibi yasal karışıklıklar, aile içi tartışmalar ya da kurum veya koruyucu aile ve çocuğun gerçek ebeveynleri arasındaki anlaşmazlıklar gibi bir çok çatışma da deneyimleyebilirler. Günde üç kere değişen bakıcı annelerin bulunduğu ve bazen bir grup çocukla çalışırken bazen de diğer bir grupla çalışan personelin bulunduğu kurumlarda yaşayabilirler.


Çocuklar, yetişkin bakıcı annelerin sağladığı uzun süreli güven temelinden yoksun olduklarında, bu duruma yetersiz bağlanma davranışı geliştirerek tepki verirler ( 5. oturumda öğrendiğiniz çekingen, kararsız ya da dağınık bağlanma davranışları). Yaşamlarının diğer dönemlerinde ise genel olarak gergin, kısa dönemli bağlanma davranış ya da sosyal sorumluluk içermeyen ilişkiler kurmak gibi yetersiz sosyal davranışlar kurarak cevap verirler.


Çocukların bu türlü geçmiş yaşantıları nedeniyle, kurum ya da koruyucu aile, normal bir ailede olduğu gibi çocuğun diğerleri tarafından değer gördüğü duygusunu ona verecek şekilde tasarlanan bir sosyal yaşamı çocuğa sunmalıdır.

 

KURUMA YERLEŞTİRİLEN ÇOCUKLAR ÜZERİNE GERÇEKLEŞTİRİLEN PROFESYONEL GÖREV NEDİR?


Koruyucu ailelerde ve kurumlarda yetişen gençler üzerine yapılan çalışmalarda, onların genellikle düşük özsaygı ve reddedilme duygusu, kendilerini evsiz avareler gibi hissetme ve yerleştirildikleri yerlerde kimsenin onların duygularını önemsemediği ( bir yere ait olma duygusuna özlem, ve ebeveynlerini ya da diğer bağlandıkları önemli kişileri kaybetme) gibi düşünceleri tanımladıkları görülmektedir.


Tıpkı diğer yetişkinler gibi iyi bir yaşam geçiren kuruma yerleştirilen çocuklar çocukluklarındaki bakıcı anneleri hakkında aşağıdaki iki boyutu tanımlamaktadırlar:

  • Tek bir bakıcı anne onlarla ilgilendi ve onların kendilerine bağlanmalarına izin verdi.
  • Güçlü sosyal kimliği olan bir grupla beraber yaşadılar.



Bir Örnek:
Danimarka’nın bir önceki başbakanı Anker Jørgensen’nın ailesi o 5 yaşındayken vefat etmiş ve kendisi de bu başarılı yaşamını ve kariyerini iki duruma borçlu olduğunu açıklamıştır: Teyzesinin onun ebeveynliğini üstlenmesi ve yaşadığı yetimliğin çok güçlü bir sosyal kimliği olması ve bu kimliğin onu bu kurumun değerli bir üyesi olarak hissetmesini sağlaması.


Bebekler ve küçük çocuklarda gün içerisindeki ya da hafta içerisindeki ayrılmalar sosyal gelişim ve bağlanma açısından tehlikeli olabilmektedir. Okul öncesi ve daha büyük çocuklar da bir ya da iki bakıcı anneyle düzenli bir kişisel ilişki içerisinde olma ihtiyacı duyarlar.
Az sayı da belirli yetişkin bakıcı anneyle kurulan güçlü ilişki, birçok bakıcı anneyle kurulan ilişkilerden daha önemlidir.